SUUDİ ARABİSTAN KRALI'NA AÇIK MEKTUP
Sayın Salman bin Abdülaziz el-Suud, G-20 zirvesi nedeniyle Ülkemize hoş geldiniz,Umarım kendiniz evinizde ve sarayınızda hissedersiniz
Karşılama protokolü ve hizmetinize tahsis ettiğimiz vasıta ve otel saray odalarından bizimde ne kadar zengin ve güçlü bir ülke olduğumuzu anlamamışsınızdır ( !)
Adınıza bu güne kadar gittiğiniz hiç bir ülkede bu kadar ihtişamlı karşılama yapılmadığından da eminin. fakat bedelini ödediğiniz için kimsenin diyeceği bir şey de olamaz.
Bu gün yönettiğiniz ülkede yüz yıllar önce yaşayan Hz. Muhammed (S.A.S.) 'in nasıl bir tevazu içerisinde yaşadığını bildiğinizden eminim , Hiç merak edip,acaba bu asırda yaşasaydı nasıl bir sosyal yaşan içerisinde olurdu.? İmkanlar ve beytülmal ne kadar zengin olursa olsun muhakkak ki bir melik gibi değil, ( Ferdün eküm mine'l nas) halktan biri gibi yaşardı
Tabi ki sizinde halktan biri gibi yaşamanız beklenemez çünkü mütevazi ve orta karar ülkemizin seçimle gelen pek çok milletvekili dahi kendini halktan soyutlayarak "krallar gibi yaşamaya" çalışmaktadır.
Sayın Kral ,sizde şahit oldunuz ki, selefiniz Kral Abdullah bin Abdülaziz el Suud vefatında o ihtişamlı sarayını süslü elbiselerini, eş ve cariyelerini terk ederek,ihram misali 8 metrelik kefenle toprağa defnedildi...Yarın bizlerde öyle olacağız ve boş ellerle geldiğimiz dünyadan boş ellerle de ayrılacağız
Sizin fıkıh ve inanç anlayışınızda olmasa da, bizim inancımıza göre ruh ölmeyip yaşamaktadır. Bu dünyada ne ektiyse o dünyaya da onu götürecektir. Geçmiş seleflerinize göre sizin daha radikal ve insan hakları ile ilgili bazı kararlar alarak Ülkenizde yaşayan hanımların dualarını aldığınızı biliyorum. Ayrıca bu kararlarınıza saray çevrelerinden de bazı tepkiler geldiği sızan bilgiler arasındadır.
Zaten bende o doğrultudaki yapınızı bildiğim için bu mektubu kaleme aldım, Şimdi uygun görürseniz sizden bazı isteklerde bulunacağım. Biliyorsunuz ki Suriye iç savaşından dolayı ülkemizde 3 milyon civarında mülteci yaşamakta-dır;
Bunların ekonomik ihtiyaçları için büyük bütçeler gerekmektedir. Ondan da daha önemlisi Ülkemizde istedikleri hayatı bulamayıp Batıya sığınmak isteyen göçmenlere Akdeniz'in suları mezar olmaktadır. Türkiye'nin tezi o insanlara kendi topraklarında güvenli bir bölge oluşturup,, vatanlarında birazda kamp yaşamında kurtularak daha özgür bir hayat yaşatmaktır.
İlgililer bu tezi mutlaka size anlatmışlardır.Başlangıçta o projeyi desteklemediğim halde göçmen sayısı artınca ve pek çok insan Akdeniz'de yaşamını yitirince başka çarenin de olmadığını gördüm. Önerim, bu insanlardan bir kısmını ülkenize kabul ederek onları yaşadıkları sefaletten kurtarmanız, ya da güçlü bir bütçe ayırarak Türkiye'nin tezine maddi ve manevi destek vermenizdir.
Size ileteceğim Hicazı, ziyaretimde gördüğüm bazı tarihi ve kutsal mekanların çevresindeki yanlış yapılanmalar ve bilhassa Kabe’nin kutsiyetini rencide eden “ucube" yapılarla da ilgili tekliflerim olacaktı fakat zamanınızı fazla almamak için o konuyu erteledim. Bu mektubuma olumlu bir yanıt alırsam ,ya da belirttiğim sorunla ilgili çözümlere yöneldiğinizi fark edersem, o konuları da iletmeye çalışacağım.
,İyide, güzelde ve doğruda buluşmamız dileklerimle